12 Eylül 2010 Pazar

Ya istiklal Ya Ölüm

Bu kararın dayandığı en güçlü muhakeme ve mantık şuydu :
Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun istiklâlden yoksun millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez.
Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir.Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.
Halbuki Türk'ün haysiyeti, gururu ve kaabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!...
O halde, ya istiklal ya ölüm!
İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır. Bir an için, bu kararın uygulanmasında başarısızlığa uğranacağını farz edelim. Ne olacaktı? Esirlik!
Peki efendim. Öteki karalara boyun eğme durumunda sonuç bunun aynı değil miydi?
Şu farkla ki, istiklali için ölümü göze alan bir millet, insanlık haysiyet ve şerefinin gereği olan bütün fedakarlığı yapmakla teselli bulur ve hiç şüphesiz, esirlik zincirini kendi elleriyle boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete bakarak dost ve düşman gözündeki yeri bambaşka olur.
Sonra, Osmanlı hânedan ve saltanatının devam ettirilmesine çalışmak, elbette Türk milletine karşı en büyük kötülüğü işlemekti. Çünkü, millet her türlü fedakarlığı göze alarak istiklalini kazanmış olsa da, saltanat sürüp gittiği taktirde, bu istiklale kazanılmış gözüyle bakılamazdı. Artık ,vatan ve milletle hiçbir vicdan ve fikir bağlantısı kalmamış bir sürü delinin, devlet ve milletin istiklâl ve haysiyetinin koruyucusu mevkiinde bulundurulmasına nasıl göz yumulabirdi?
Halifeliğin durumuna gelince, ilim ve tekniğin nurlara boğduğu gerçek medeniyet dünyasında gülünç sayılmaktan başka bir yanı kalmış mıydı?

NUTUK 1919-1927 tarihleri arasında Bizzat "Mustafa Kemal Atatürk" tarafından kaleme alınmış en öenmli eserdir.

Bir Türk genci olarak isterim ki dış mihrakların isteği hiç bir zaman gerçekleşmez.Ama velakin bu millet geçmişini öğrenmediği takdirde çocuklarına öğretmediği takdirde bize emanet edilen bu ülkeyi maalesef kaybedeceğiz.

bugün görevimi layıkıyla yerine getirdim.tıpkı Atamın istediğ gibi...

bu millet 87 yılda ne kadar korkutulup sindirilmiş ne acı...çok üzgünüm...yazık çok yazık...

6 Eylül 2010 Pazartesi

ATATÜRK

uzun zamandır diğer arkadaş bloglarımı ziyaret edemediğimden sevgili öykünün başlatmış olduğu"ATATÜRK" paylaşımına ancak katılıyorum.lütfen kusura bakmayın...Atam sende kusura bakma...


İçimde yaşadıklarım düşüncelerim Atamı anlatmaya yetmiyor.Sadece bir kaç satır bir şeyler söylemek istiyorum.

Yıllarca din düşmanı olarak gösterilen Atam Şuan maalesef devletimizin başında olan inançlarını bile siyasi tuzaklarI için  kullananlardan daha inançlı bir insandı atam.sadece "BAĞNAZ" değildi.Onda öyle bir ilahi güç vardı ki,Çanakkale muharebesinde askerlerine "size ben taaruzu emretmiyorum ölmeyi emrediyorum" diyebilecek kadar imanla doluydu...

şimdi sorarım size sizcede tanrı tarafından gönderilen ilahi bir insan değilmiydi "O" o kadar yoklukta hangi güç bir ülkeyi düşman elinden kuratabilirdi...

Şimdikiler kendilerine ben müslanım ben dindarım diyemezler.imanla ilahi güçle alınan bu toprakları parsel parsel sattılar.ŞİMDİ HANGİSİ DAHA İNANÇLI?

bu yazın sıcağında en favori oyun


anılla dedesi önce bahçeyi suladılar sonrada dedesi anılı suladı.....
Posted by Picasa
Dedesi ve anıl

organik domates

babacığım bahçemize domates ekince anılla teyzesi bu yazın en güzel domateslerin topladılar bizde afiyetle yedik

BU YAZ oldukça hareketli geçti...

ablamların gelmesiyle birlikte başlayan trafiğimiz oldukça yoğundu.önce 9 günlük süren tatilimizi yaptık.onların fotolarınıda yükleyeceğim bir ara...sonra ablamlarla beaber yazlığa geçtik.en bunaltıcı sıcaklarda tekirdağdaydık,ben ömrümde yazlıkta bu kadar sıcakladığımı hatırlamıyorum.daha önceleri gece olunca ayaklarımıza çorap üstümüze hırka giyerdik,yine öyle olacağını var sayarak anıla yedek yanıma aldım,bilseydim böyle olucağını o kadar yük taşımazdık herhalde :) anılcık sadece kilotuyla yada ince tişörtleriyle dolaştı.çok güzel bir 1 hafta geçirdik.marmaristen topladığım 5 taşlık oyun taşlarınıyla birlikte güzel vakit geçirdik.anıl sonerle oyunlar oynadı.ilker büyüdüğü için kendi takıldı ara sıra bize katılsada artık bizim ufaklıkların onu açmadığı hemen belli oldu.valla iyi ki ablam varmış...çoookk eğlendikkk